İnanç Merkezi Barla
Türkiye, inanç ve kırsal turizm açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Bu potansiyelin değerlendirilmesi için önemli çalışmalar yapılmakta, projeler geliştirilmekte ve uygulamaya aktarılmaktadır.Şu an Isparta Valiliğince uygulanmakta olan; Barla Kırsal Kalkınma Eylem Planı ile; önemli bir inanç turizmi merkezi olan Barla’ nın planlama, tanıtım, konaklama, ulaşım ve diğer alt- üst yapı sorunlarının giderilmesi, yörenin sahip olduğu inanç turizmi potansiyelinin, sektörel bazda ekonomik gelire dönüştürülebilmesi ve böylece sadece yörenin değil Isparta ilinin de önemli sosyo -ekonomik kazanımlar elde etmesi mümkün olacaktır.
İnanç turizmi ile birlikte kırsal turizm, bir bölgenin ve/veya yörenin gelişmesi ve kalkınmasında önemli rol oynamaktadır. Isparta ve Barla hem inanç hem de kırsal turizm açısından önemli bir yere sahiptir. Bu potansiyel dikkate alındığında, inanç turizmi kapsamında Isparta ve Barla' ya her yıl yaklaşık 300 bin ila 350 bin arasında günübirlik ziyaretçinin geldiği görülmektedir. Bu rakam her geçen gün artarak devam etmektedir. Bu potansiyel Isparta ekonomisine çok önemli katkı sağlamaktadır.
Barla’nın tarihi, doğal ve kültürel zenginliklerini geleceğe taşıma, koruma ve kullanma bilinci içerisinde yöreyi dinlenme, konaklama, alış veriş mekan ve tesisleriyle yeniden biçimlendirecek, yerli ve yabancı konukların ziyaretine uygun hale getirecek proje ile; yörenin ekonomik faaliyetlerinin çeşitlendirilerek halkın gelir seviyesinin iyileştirilmesi, alt yapı eksikliklerinin giderilerek yöre insanının yaşam seviyesinin yükseltilmesi ve hedeflenmektedir.
Barla ve Bediüzzaman Said Nursi:
Bediüzzaman Said Nursi, 1878'de Bitlis vilayetine bağlı Hizan ilçesi Nurs köyünde dünyaya gelmiştir. Çocukluğunda çevresindeki medreselerde eğitim görmüştür. Kendisinde görülen harikulade zekâ ve hafıza sebebiyle, önceleri "Molla Said-i Meşhur" diye tanınmıştır. Daha sonra "Zamanın Harikası" anlamında "Bediüzzaman" unvanıyla şöhret bulmuştur.
1900'lü yılların başında, doğuda Medresetü-z Zehra adında, din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu bir İslam üniversitesi kurmak fikriyle, yönetim ve hilafet merkezi olan İstanbul'a gelmiş ve hayatı boyunca bu fikrini gerçekleştirmek için gayret göstermiştir. Bugün doğrudan istediği şekilde bir üniversite kuramamış olmakla birlikte, dünyanın her tarafına uzanan ilim evleri açılması ile Said Nursi’nin hayalini kurduğu ilim yuvaları farklı bir şekilde vücut bulmuştur.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında Doğu cephesinde gönüllü alay komutanı olarak hizmet etmiştir. Savaş esnasında yaralanıp iki buçuk yıl Rusya'da esir kalmıştır. 1917'deki Bolşevik İhtilali esnasındaki kargaşadan yararlanıp esaretten kurtulmuştur. Dönüşte, Genelkurmay'ın kontenjanından Osmanlı'nın en üst düzey dinî danışma merkezi olan "Darü'l-Hikmeti'l-İslamiye"de görev yapmıştır. İngilizlerin İstanbul'u işgali yıllarında onların aleyhinde “Hutuvat-ı Sitte” adıyla bir risale yayımlamıştır. Anadolu'da başlatılan İstiklal mücadelesine destek vermiştir.
1925 yılında Van'da eğitim faaliyetlerinde bulunurken, o sırada meydana gelen Şeyh Said hareketi sebebiyle, tedbir olarak önce Burdur'a, ardından Isparta ve Barla' ya gönderilmiştir. Burada sekiz yıl kalmıştır. "Risale-i Nur" isimli Kur'an tefsirinin çoğu bölümlerini burada yazmıştır. Bediüzzaman Said Nursi, 23 Mart 1960'ta Urfa'da vefat etmiştir.
Bediüzzaman Said Nursi’nin Barla’da Kaldığı Evler:
1. Ev: Barla’da Bediüzzaman Said Nursi’nin 1926-1934 yılları arasında 8 sene kaldığı 2 odalı bir evi vardır. Bu evin altında daimi akan bir çeşmesi, asırlık bir çınar ağacı ve bu çınar ağacının dalları arasında Bediüzzaman Said Nursi’nin yaz aylarında istirahati ve tefekkürü için bir kulübesi mevcuttur.
2. Ev: Bediüzzaman Said Nursi 1953-1960 yılları arasındaki hayatını, daha önce sürgün olarak gittiği yerlerdeki dostlarını ziyaretle geçirmiştir. Merkez Isparta olmak üzere, sık sık kısa seyahatlerle Afyon, Emirdağ, Eskişehir, Eğirdir ve Barla'ya giderek, eski mekânlarını ziyaret etmiş, dostlarıyla görüşerek, talebelerine "dersler" vermiştir. Bu yıllar arasında Barla’ya geldikçe de 46 pafta, 3825 parselde bulunan evde kalmıştır.
Barla ve St. Paul Yolu:
Anadolu, bazı dinlerin doğuşunda ve yayılmasında yaşanan tarihi gelişimlerle hoşgörünün yegane mekanı olmuştur. Hıristiyanlık dini de, doğduğu Filistin Bölgesinde gelişememiş, inanç sahipleri Anadolu’ya yönelmişlerdir. Hıristiyanlık, Anadolu’da Antakya, Efes, Tarsus ve Yalvaç’ta yayılma sağlayarak, gelişme göstermiştir. Aziz Paul, Hıristiyanlığı yaymak için Anadolu’ya üç önemli sefer yaparak Yalvaç’ta bulunan Antiokheia Antik Kenti’ni kendisine merkez seçmiş, ilk vaazını bu kentte vererek, Hıristiyanlığın dünyanın dört bir yanına Antiokheia (Yalvaç)’tan yayılmasını sağlamıştır. Bu dönemde Yalvaç, doğunun mistik dinlerine inananların, Yahudi toplumunun, putperestlerin, çok tanrılı dinlere inanmakla birlikte tek bir tanrı arayışında olan, yaşam düzeyi yüksek insanların hayatlarını sürdürdüğü bir merkezdir. MS 311 yılında İmparator Konstantin’in, Hıristiyanlığı serbest bırakması ve özellikle MS 325 yılında toplanan I. İznik Konsili’nden sonra, Yalvaç kenti Hıristiyanlık dünyası için ziyareti kutsal olan bir hac merkezi olmuştur.St. Paul’un Yalvaç’a gelirken kullandığı rota ise günümüzde uzun mesafeli yürüyüş yolu olarak kullanılmaktadır. 500 km toplam uzunluğu ile Likya Yolu’ndan sonra, Türkiye’nin işaretlenmiş en uzun mesafeli ikinci uluslararası doğa yürüyüşü özelliğine sahip olan St. Paul (Aziz Pavlos) Yolu, Antalya ve Isparta sınırları içerisinde gerçekleştirilmektedir. Antalya Perge’den veya Aspendos’tan iki farklı çıkışı olan St. Paul Yolu, Antalya sınırları içinde 100 km yüründükten sonra, Isparta sınırlarında Sütçüler Sağrak Köyü Adada Antik Kentinde birleşerek, Yalvaç İlçesinde sona ermektedir. Güven içerisinde gerçekleştirilebilen yolun tamamına ait yürüyüş programı, 14 gün sürmektedir.
